15.07.2022

İl Müftü Vekilimiz Cengiz Çolak'ın 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Mesajı

İl Müftü Vekilimiz Cengiz Çolak'ın 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Mesajı

Milletlerin tarihinde, büyük mücadeleler verdiği, tarihlerine ve geleceklerine yön veren, kaderlerinde dönüm noktası teşkil eden mühim anlar vardır.

Aziz Milletimiz, binlerce yıllık tarihinde ve yaklaşık on asırdır Anadolu topraklarında verdiği varoluş mücadelesinde Cenab-ı Hakk’ın inayeti ve yardımıyla, cesaretimizle, fedakârlığımızla bu tarihi dönüm noktalarından her zaman muvaffakiyetle ve alnının yüz akıyla çıkmıştır. Şanlı tarihimiz, Milletimizin benliğinde yer etmiş olan sarsılmaz değerlerin kazandırdığı zaferlerle doludur.

Aziz Milletimiz, tarih boyunca vatanımıza muhabbetle ve sadakatle bağlanmış, mukaddesatımız uğruna gözünü kırpmadan şehadete yürümüştür. Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda fakirlik ve imkânsızlık içinde benzersiz bir varoluş mücadelesi vermiştir. Fakat hiçbir zaman geri çekilmemiş, iman dolu göğüslerimizi nice hayâsız akınlara siper etmiştir.

15 Temmuz gecesi ülke ve millet olarak büyük bir ihanet ve işgal teşebbüsüne maruz kaldık. Bu karanlık gecede Allah’ın lütuf ve rahmetini, yardım ve inayetini bizlerden esirgemediğini bir kez daha müşahede ettik. Bunun için 15 Temmuz’un sene-i devriyesinde millet olarak bize düşen en önemli vazife, Allah’ın lütuf ve inayetini, rahmet ve nusretini asla unutmamaktır. Bu büyük badireyi omuz omuza atlatmış müminler olarak üzerimize düşen, Yüce Rabbimize olan hamdimizi, senamızı, şükrümüzü, secdemizi hiçbir zaman eksik etmemektir.

Hiçbir zaman unutmamamız gereken bir gerçek de yeryüzünde bize umut bağlamış mazlum, mahrum ve mağdur kardeşlerimizin o gece gözyaşları ile yaptıkları dua ve yakarışlarıdır. O gece hepimiz şahit olduk ki Gazze’den Saraybosna’ya, Kerkük’ten Doğu Türkistan’a, Somali’den Pakistan’a, Asya’nın steplerinden Afrika’nın uçlarına kadar dünyanın bütün mazlumları, mağdurları, mahrumları, muhacirleri, göçmenleri milletimize dua ettiler. “İslâm ümmetinin son kalesi düşmesin” diye secdeye kapanarak gözyaşı döktüler. O gece Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in “Müminler, bir binanın yapı taşları gibidir. Onlar, birbirlerinin hayata tutunmasını temin ederler.” hadis-i şerifinin anlamını hep birlikte yaşadık.

Zihinlerimizde her daim canlı tutmamız gereken diğer bir hakikat, o gece genciyle-yaşlısıyla, kadınıyla-erkeğiyle milletimizin devletiyle el ele vererek gösterdiği birlik, beraberlik ve dayanışma ruhudur. 15 Temmuz’da hepimiz şahit olduk ki aziz milletimiz, devlet büyüklerimizin çağrısıyla kendi vatanını, hakkını, hukukunu, milli iradesini, istiklal ve bağımsızlığını savunmak için dilinde tekbir, kulağında salâ sesleri, kalbinde şehadet arzusuyla meydanlara akın etti. Birlik ve beraberliğimize, istiklal ve istikbalimize karşı girişilen hain saldırıya hep birlikte dur dedik. İmanımızdan ve vatan aşkımızdan aldığımız o muazzam ruhla hain emelleri boşa çıkardık. Feraset, basiret ve sekînetimizle büyük bir felaketin eşiğinden döndük. O gece aziz milletimiz, İstiklal Marşımızın “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım/Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım” dizelerinde ifade edilen o muazzam ruhu bütün dünyaya bir kere daha gösterdi.

Daima hatırlamamız gereken bir başka husus, o gece minarelerde yankılanan salâların millet olarak bizi dimdik ayakta tuttuğu, manevi duygularımızı, ortak bilinç ve irademizi harekete geçirdiği gerçeğidir. Daha önceki darbelerde ve darbe girişimlerinde minarelerimizden yükselen ezanlar ve yankılanan salâlar susturulur, camiler kapatılırdı. Fakat bu sefer istiklâlimizin sembolü olan minarelerimizden yükselen ezan sesleri ve yankılanan salâlar hain darbe girişimini susturmuştur. Salâlar, bir milletin yeniden şahlanmasının, değerleri etrafında kenetlenmesinin şahidi olmuştur. Zira bizi millet yapan ve o gecenin karanlığından aydınlığa çıkaran en büyük gücümüz, Allah’a olan sarsılmaz imanımızdır. O’ndan gayrı hiçbir güce boyun eğmeme irademizdir.

Zihinlerimizden asla çıkartmamamız gereken diğer bir husus da, o gece maruz kaldığımız ihanet ve işgal teşebbüsünün din kisvesi altında yapılmasıdır. 15 Temmuz gecesinde şahit olduk ki suret-i haktan görünerek 40 yıl boyunca bu milletin dinini, imanını, değerlerini, duygularını, zekât, sadaka ve yardımlarını istismar eden bir ihanet şebekesi, milletimizin varlığına kast etti. Milletin çocuklarını çalarak birkaç nesli heba eden bir nifak hareketi, müstevlilerin emelleri doğrultusunda ülkemizin bekasını hedef aldı. Bu ihanet girişimi bir kez daha gösterdi ki, bizlere düşen vazife, yüce dinimizi sahih kaynaklardan öğrenmektir. İslâm’ı Kur’an ve sünnetin rehberliğinde en güzel şekilde yaşamaktır. Tarih boyunca medeniyetler kuran ana yoldan sapmamaktır. Din gibi yüce bir hakikati şahıslar üzerine bina etmemektir. Bu tür ihanet ve kötülüklere bir daha maruz kalmamak, maslahat rengine bürünmüş mefsedet hareketlerine boyun eğmemek için bilgi ve hikmet yolundan ayrılmamaktadır.

Bu duygu ve düşüncelerle; vatanımıza, mukaddesatımıza, milli irademize canı pahasına sahip çıkan aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor; yaralarını bir istiklal madalyası gibi bedenlerinde taşıyan gazilerimize sağlık, afiyet ve huzur dolu bir ömür diliyor, gösterdiği büyük cesaret ve mücadeleden dolayı aziz milletimize şükranlarımı sunuyorum.